Karınca Saldırısı

FullSizeRender(1)

Doğurdum doğuralı çok fazla sosyal aktiviteye sahip değilim. Yaptığımız en olağanüstü şey şehir dışına çıkmak. Onu da fazla yapabildiğimiz söylenemez. Haftasonu bakıcı desteği olmadığından, anneanne haftasonu çarşı izni (!) kullandığından, baba da işe gittiğinden baş başa kalıyoruz Deniz’le.

Oyun halısında göz göze gelince, o an kriz mi gelecek yoksa güzelce oynayacak mıyız sezebiliyorum. Kaşlar biraz çatıldığında, Mizyal aklın varsa kaç! sinyalleri veriyor beynim tüm uzuvlarıma. Ama uzuv bu..sinyali geç algılıyor. Yapışıp kalıyosun o an. Yavaş çekim gibi oluyor, Matrix’in ünlü sahnesi gibi, önce cool başlıyor ondan sonra da  haydi bakalım sen çal Deniz, ben oynarım modunda  çiftetelli ile devam ediyoruz.

Bu durumlarda anne denen şahsın yapabileceği en mükemmel şey, sakin kalıp çocuğu yatıştırmak. Dikkat edersen en mükemmel şey dedim. Ben mükemmel bir şey yapabilitesi olan bir insan olsaydım zaten böyle bir yazı yazıyor olmazdım di mi?

Günlerden yine bir Cumartesi ve yine Deniz krize girmiş, benim beyin “kaç” sinyalini vermiş ama aksiyon almayan Mizyal ile Deniz karşı karşıyaa kalmııış. Ben her zaman olduğu gibi en doğal halimle panikleyerek, en hızlı şekilde elime geçirdiğim doğum öncesinden kalma ve artık olmayan bir pantolonu zorla kıçıma geçirmeye çalışmıış, üstümden çıkaramadığım, kusmuk ve yemek artıklı pijama üstümle, oğlanı kaptığım gibi parka indirmeye karar vermişim.

Şunu da atlamayalım, ben per perişan olabilirim ama oğlumu jilet gibi giydiririm. Çığlık atsa bile onu lacivert kombinli bir spor takım ile aşağı indirdim ki, yaşıtı bir bebek falan görürse ortalığı kassın kavursun falan. Aşağıda gördüğünüz, çok ağlarsam ilişmezler mantığını kapan yavruma, giyilebilecek en kolay şeyleri seçtiğimiz mükemmel kombini de görebilirsiniz. Bizimle değilsin diyen olursa kafa göz dalarız.

20150420_080532(1)

Neyse, indik aşağı. Hemen çiçek böcek inceleye inceleye, saatte 3 metre hızla parkta dolanmaya başladık. Ben iki büklüm sürünürken bir baktım başka bir bebekli muhabbet etmeye çalışıyor. Sosyal bir aktivitemiz yok demiştim ya az evvel, yeni insanla tanışmanın nasıl olduğunu da unutmuşuz herhalde. Tatlı bir kadın soru soruyor altı üstü. Oğlunuz kaç aylık sorusuna cevap verip, nezaketen sizinki kaç aylık diye sormayı unuttuğumu fark ediyorum utanarak. Toparlayıp, muhabbet etme sanatı 101 dersimize başlıyoruz. O sırada ben bebek arabasını unutup, bebeyi kucağıma aldığım gibi indiğimden mütevellit yoruluyorum ve tatlı kadıncağıza diyorum ki, biz biraz çimlerde oturalım ben çoh yoruldum. O oturtmuyo bebeğini, akıllı kadın bir yerde. Ben ise saldım çayıra mevlam kayıra diyerek dinlenmeye çalışırken, belimin açıldığını farkediyorum.

Birincisi sen artık annesin! O belin nasıl açık kalır terbiyesiz diyen annemin sesi çınlıyor kulaklarımda. Hafif bir gülümsemeyle mal mal bakarken kadının yüzüne, bir anda olay değişiyor. Tatlı kadın konuşmaya devam ediyor ama ben dinleyemiyorum ki!!! Ulan bu ne kaşıntı diye düşünüyorum tam o sırada. Çimler gıdıklıyor misali, kaşınıyorum! Elimi belime götürdüm ki, zibilyon tane karınca. Doğayla ne kadar içe içe olduğumu da herkes bilir (!)

Hoop olayı kesiyoruz-

Şimdi, mükemmel anne burada ne yapardı? Sakin kalır, karşısındakine durumu belli etmez ve çok estiii ben biraz oğlanı içeri götüreyim falan derdi herhalde. Sonuçta kadınla yeni tanışmışsıın, suratına çığlığı basıp, kıçımdaaa karıncalaaaar vaar diye çığlık atacak halin yok. Sosyopat olduğumu düşünmesini istemeyiz, bir yerde bebelerimizin oyun arkadaşı olmasını isteyen muhteşem anneleriz biz.

Yanlış olan şey çocukların yanında çığlık atıp, çocuğu bırakıp kaçarım edasıyla çırpınmaktır.

Sence ben hangi anne tiplemesine girdim? Keşke bu soruya mükemmel anne olarak cevap verebilseydim. Mal olabilirim ama hala gururluyum kardeşim!

Sonuçta karınca saldırısına maruz kalmışım. Oğlana da geldi mi diye ayrıca panik olup, çocuğu kaptığım gibi çığlık çığlığa eve gitmiş olabilirim. Bir yandan ısırıldığım için şekil değiştirerek ceylan misali sekmiş olabilirim. Eve gelip, kocamın eve döndüğünü farkedip bana niye haber vermiyor diye gıcık olmuş olabilirim.

Psikopata bağlayıp 3 kez duş almış olabilirim.

Ama şu an o anneyi tekrar bulup bana bir şans daha vermesini isteyeceğim. Ben deli olabilirim ama oğlum çok datlıdır valla bak gel çocuklar arkadaş olsun n’ooolursun!!! Bir daha karıncadan korkmıcaam, Tülaay nooolur geri gel Tülay !!!!

2 Comments

  1. Eve koşar adım girip, yarı telaşlı yarı gülerek “P.çleeeer” diye bağırmasından, saldıran canlının ne olduğunu anlamamıştım. Karıncaymış… Bildiğiniz karınca… Hayat bana güzel, her daim eğlence 🙂

  2. Yerden göğe haklısın kardeşim 🙂 o anne seni tekrar görmek ve sohbet etmekiçin can atıyodur ve sürekli parka geliyordur bence 🙂

Serpil için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir