Nikaragua Gezi Notları: 1.gün

map_of_nicaragua

 2006 yılında henüz internetten rezervasyon yaptırmaya veya ödeme yapmaya çok fazla ısınamamıştım. Bu yüzden Nikaragua’ya giderken hiç bir hazırlık yapmadan çantamı hazırladım ve otobüse bindim. Çok şükür her şey yolunda gitti ama şunu unutmamak gerek, özellikle Latin Amerika’da geziyorsanız ve tek başınaysanız biraz daha temkinli olmakta yarar var.

Ben yalnız gezmeyi daha çok sevdim ömrüm boyunca. Grupla gidilen turlardan çok haz etmedim. Kendi programını kendin yap derdim. Ancak, Nicaragua gezisi benim için biraz tehlikeli olabilirdi. Gözüme sessiz sakin görünen bir öğrenciyi kestirmiştim, Jessica.. En azından yanımda biri olmalıydı.

Her şeyi ben ayarlayacağım, sen hiç kafanı yorma dedim Jessica’ya. Muhteşem organizasyon yeteneğim ile ne yaptım diye sorarsanız:  hiçbirşey yapamadım bu sefer. İnternetten rezervasyon yaptıracağıma kendim gider seçerim dedim.  Kadercilik böyle bir şey sanırım. Program şuydu: Otobüs garına gidilecek, otobüse binilecek ve Nicaragua’ya gittiğimizde bir otel bulacaktık.

woscxfcd-1352526101-bg

Bu rahatlığımdan son dakikaya kadar haberdar olmayan Jessica, otobüste hangi oteli ayarladığımı sorunca gidince bakarız dedim. Çığlığı bastı. Dişli birini bulsam daha mı iyi olurdu acaba diye düşünmeye başladım. Ne vardı sanki! Gidince buluruz dedik işte! Sokakta yatacaz demedik ya!

Her neyse, otobüs saatlerini daha önceden öğrenme şerefine erişmiştim. Yaklaşık 50 ya da 55 dolara gidiş dönüş biletimizi aldık. Tica Bus şirketi en ünlüsü ve en rahatı. Kosta Rika’nın başkenti San Jose ile Nikaragua’nın başkenti Managua arası otobüs ile sekiz saat sürüyorm. Bu arada uzun süren bir pasaport kontrolünü de ekliyoruz bu süreye. Bu yüzden yola çıkmadan önce bir Kosta Rika kahvaltısı mutlaka yapın, otobüs mola vermiyor, sadece ülke girişinde iniyorsunuz otobüsten. Yolculuk öncesi Kosta Rika’nın meşhur kahvaltısı olan Gallo Pinto’sundan yerseniz, ek öğüne ihtiyaç olmadan akşamı bulursunuz. Kosta Rika: San Jose ve Coronado yazımda  tipik kahvaltı fotoğrafını yayınlamıştım, bakınız.

Nikaragua sınırında herkesi otobüsten indirdiler. Adana’nın Küçük Saat çevresindeki kebapçılarına benzeyen bir yeri pasaport kontrol yeri yapmışlar. 2 adet kabin var, vezne gibi. Girip sıra bekleyeceksiniz.  Fazla turist yoktu çok şükür bizim otobüste. Beni zaten Latin sanıyorlar diyerek rahattım hatta arsızlaşarak yanımda  sarışın İsveç’li bir velet var . bütün dikkati üzerimize çekiyor diye kızıyordum kıza..

İşin yok bir de ablalık yapacağız artık. Ne yanlış bir yol arkadaşı seçmişim yarabbim! Kendim ettim kendim buldum.

Herkes takır takır pasaportunu alıp geçerken, ben bu kızın başıma bela açacağını düşünüyordum ki durum tersine döndü, ben durduruldum. İsveç’li velet büyük bir hürmet içerisinde pasaportunu geri alıp geçti ama ben zavallı Türk,  başladım soruları cevaplamaya. Ben hani size benziyordum, hani aynı sizin gibi aksanlı konuşuyordum, hani çok iyi salsacıydım!! Nolduuuu!!!pofff!! Başladık muhabbete pasaport kontrolcü abimizle,

Türk pasaportu..hmmmm….Türklere vize olmalı?

Evet Türk’üm ve vize yok eminim.

Bir saniye bekleteceğim.

Beklet bakalım:( iç ses..)

15 dakika ona sorulur buna sorulur ve Türk’lere vize olmadığına ikna olur dönerler..Yüzlerde 32 dişli bir gülümseme. Boşa beklettik kusura bakma dercesine.

Pasaport kontrollerde ısrarcı olun, panik yapmayın. Bu kıtada Türk pasaportu görülünce hep bir şaşırmaca olur. Sakin olun ve güler yüzle kontrol etmesini rica edin. Mutlaka ve mutlaka dönüş biletinizi yanınızda bulundurun. Vize yok ama dönüş biletinizi görmezlerse, girişte problem çıkarırlar. Bu arada, İspanyolca bilmeyenler için:

No problem. Kontrol por favor. No visa. Turk! Turk!  Diyerek işinizi görürsünüz:)

fotoğraf 1

Sınırda, üstünüzdeki dolarları Nikaragua’nun Cordoba’sına çevirmenizi isteyecek, elinde bir tomar dolar bulunduran çekik gözlü kara tipler çıkabilir karşınıza. Tek başınıza dolaşıyorsanız, 10 dolarınızı bozdurun.  Fazlasını bozdurmanıza gerek yok  fazla risk almayın derim.

Otobüs biletini mecburen Managua’ya almıştık. Ancak, fazla zamanımız yoktu. Managua’da görülmesi gereken yerler mutlaka var, bunlardan biri Acahualinca Müzesidir. Burada Kolomb öncesi döneme ait olan eserler ve Managua gölü kıyılarında taşlaşmış olarak kalan altıbin yıl öncesine ait insanların ayak izleri sergilenmekte imiş. Bunun dışında bir çok turistik aktiviteyi gerçekleştirebilirsiniz. Ancak, benim hedefim Granada idi ve Managua’nın çok güvenli olmadığını da duyunca vazgeçtim. O aylarda Peru’da iki Avusturya’lı genç kız öldürülmüştü. Bu bende bir tedirginlik yaratmıştı zaten. Granada’nın harika olduğunu biliyordum ve içim rahattı.

Bulduğumuz bir kitapçıkta Nicaragua’da görülmesi gereken yerleri hep Granada ve çevresindeydi. Haritadan bakınca Granada’ya gitmek için Masaya’da inmemiz gerektiğini anladık. Hooopp bir çığlık ve otobüs durduruldu. İndik.

İspanyolca’yı biraz daha rahat konuşuyordum artık ve bir sıkıntı yaşamadan, yoldan geçen birkaç amcaya danışabildim. Böylelikle taksiye yüz dolardan fazla verip Granada’ya gitmenin saçma olduğunu ve otobüs ya da dolmuşla gidebileceğimizi söylediler. Bir anda kendimizi gelen geçen arabaları durdururken bulduk. Bizim İsveç’li çıtır kendi ülkesinde böyle şeyler görmediğinden ayılıp bayılıyor, beni öldürteceksiiin diye söyleyip mızmızlanıyordu. Anlatamıyordum ki kıza! Ben Türkiye’de zaten böyle büyüdüm kardeşim. Otobüsü durdurursun, sorarsın:  Kızılay’a gider mi abi? Yok bu Sıhhiye der ve devam eder. Bu yaşadığımın benim normal hayatımdan hiçbir farkı yoktu ama Managua’ya gitmemek için onu fazla mı korkuttum acaba bilemiyordum:)

Neyse,  otobüs değil ama dolmuş tipli ufak ve klimasız ama motorlu ve dört tekerlekli bir  alet geldi durdu. Yaşasın Türk dolmuşları. Bir eziyet. Tıklım tıklım, herkes bağırışıyor, neye bağırdıklarınıda anlamıyorum, ne dediklerini de anlayamıyorum. Tıngır mıngır gittik Granada’ya çok fazla sürmedi zaten biz anlamadan Granada’daydık.

Masaya’dan Granada’ya geçecekseniz dolmuş parasına ihtiyacınız olacak ve bu dolmuşlarda dolar çıkarmanız kötü olabilir. Ben sınırda 10 ya da 20 dolar gibi bir şey bozdurmuştum ve  arkadaşım Jessica bana çok kızmıştı. Ama bu para olmasa dolmuşa binemeyecekmişiz. Granada’da dolarınızı kullanabilirsiniz. O yüzden çok ufak bir Cordoba’ya ihtiyacınız olabilir. Geri kalan şeyleri, otel, tur vs. dolar ile halledebilirsiniz. Nikaragua, Kosta Rika’dan sonra Orta Amerika’nın en güvenli ülkelerinden diyorlar. Başkent için kötü duyumlarım oldu ancak Granada bana göre halkı ve gördüğüm kadarıyla da dünya tatlısı insanların biraraya geldiği bir şehir.

Nikaragua’lılar genelde çekik gözlü ve esmer. Farklı bir tipleri var. Latin Amerika turunun sonlarına geldikçe, tipleri ayırt etmeye başlıyorsunuz artık. Aksanlar kulağınızı tırmalıyor ve kimin Arjantinli, kimin Venezuelalı kimin Nikaragualı olduğunu anlayabilirsiniz artık:)

Granada’ya varınca, işte dedim 4 aydır gezdiğim Latin Amerika’da ikinci kez hayallerimi süsleyen  o Latin tarzını yakalamıştım. Küba’yı görememenin verdiği zavallılık var hala içimde tabii. Yine de heyecanla doluydum.

Şansıma 15 Eylül, Merkez Amerika’nın bağımsızlık günü imiş. Granada’ya girer girmez büyük bir  kalabalık bizi karşıladı. Şaşkındım.  Aynı bizim 29 Ekim’ler gibi. Yani eski 29 Ekim’ler gibi aslında. Her yerde bayraklar, muhteşem bir coşku, eğlence vardı. Bütün şehir meydana inmişti. Gençlerin bir  bando takımı vardı, meydanın ortasında yürüyüş yapıyorlardı. Vurmalılar ön planda gibiydi.

fotoğraf 2

Akşama doğruydu ve hava mükemmeldi. Çok vakit kaybetmeden otel bulmam gerekiyordu. Elimizdeki kitapçıkta iki otel en iyiler arasında idi. Çok ucuza oteller bulabileceğiniz gibi pahalı ama güvenli yerleri tercih etmenizi öneririm. Hotel Alhambra’yı tercih ettik biz. 50 dolar vermişiz o zaman geceliğine. Bundan biraz daha pahalı bir otel daha var, tam karşısında, ismini hatırlayamadım. 80 dolardan başlıyordu ve gerek olmadığını düşündüm. Açıkçası bu özel günde her yer kalabalıktı ama yine bir yer bulmayı başardık. İlk akşam Parque Central’da  takıldık. Sonuçta kutlamalar devam ediyordu ve kalabalık inanılmaz keyifli idi. Granada meydanında eğlence uzun sürdü. Salsa, Merengue, Bachata…ehh dans etmeyi hep sevmişimdir.

fotoğraf 3

Etrafta görülecek bir çok volkanik dağ olduğunun bilinci ile görülmesi gereken yerlere nasıl gitmeli diyerek birkaç yere sorduk. Sonunda bir taksici ile anlaştık ve bizi özel bir tur niyeti ile her yere teker teker götürmeye karar verdi. 25 dolara işi bağladık, bu tabii ki çok ucuz bir rakamdı bize göre. Onlar için iyi fiyat ama.

fotoğraf 5

Önümüzde, Masaya, Volkan Masaya’ya çıkış, Apoyo Gölü (krater gölü), Santiago Krateri, San Francisco Pazar yeri. Bir sonraki güne bırakacağımız Volkan Mombacho ve  bir tekne turu ile Volkan Mombacho 1700’lü yıllarda  patladıktan sonra oluşan 350 adacığı ziyaret edeceğimiz bir göl gezisi olacaktı. Daha sonra da Ometepe adasına bir bakış atılacaktı.

Bu arada Nikaragua’ya özgün bir şekilde süslenmiş bir fayton gezisine çıkmayı ihmal etmedik. Bir ufak tur ile heyecan doruklara çıktı. Bir cenaze olduğunda fayton değişiyor ve bu siyah olan araba takılıyormuş. Anlatacak çok şey var.

fotoğraf 4

Şimdi Hotel Alhambra’ya gidip dinlenme vakti.

Arkası yarın.

İyi gezmeler:)

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir