Piano Piano Bacaksız.

fotoğraf 1

Hayal kuralım biraz, bir piyano resitalindesiniz ve piyanonun başında İdil Biret, Fazıl Say ya da Gülsin Onay var. Muhteşem bir konser sonrası alkış kıyamet, herkes ayakta. Çaldıkları piyanoların markasına ya da kaç yıllık olduğuna dikkat eden vardır ama genelde akordunun ne durumda olduğunu düşünmezsiniz bile. Zaten akort mükemmel olmalıdır ama bunu yapan akordör kimdir bilmeyiz, merak bile etmeyiz. Halbuki arka planda kalmış olan akordörlerin ne kadar önemli bir rolleri olduğunu bilmek ve hatırlamak gerekir.

Piyano kursuna başlayıp akort sıkıntısı çektiğimde piyano akordörünün ne kadar önemli olduğunu anladım. Sayıca ne kadar az olduklarını ve zamanlarının iş yoğunluğu nedeniyle ne kadar değerli olduğunu, kimseyi benim eve gelmeye ikna edemeyince idrak edebildim. Piyanom vasat, eh şimdi konser piyanoları var, bekleyen sanatçılar var. Onlar mı, ben mi? Tabii ki ben:) Her neyse, işte böylece bir sanatçının muhteşem bir konser vermesinde ya da başarısını mükemmelliğe ulaştırmasında katkısı yadsınamayacak akordörler çıktı karşıma.

Bana 1997 yılında hediye edilmiş bir piyanom vardı. O yıllarda 1 aylık bir kurs maceram olmuş ve yarıda bırakmıştım. Tekrar başladım ama aradan tam tamına 16 yıl geçmiş. Benim ömrümün yarısı kadar bir zamancık sadece. 5 aydır kurs alıyorum ve evde çok iyi çaldığımı düşündüğüm etüd parçalarını (5 yaş seviyesi) kursa gittiğimde çalamadığımı farkediyordum. Çalıştım diyorum hocama ama gel de inandır. İnandıramıyorum.

Birkaç ay önce ziyaretimize gelen birkaç sanatçı dostumuzun uyarısıyla, piyanonun akordunun felaket durumda olduğunu artık kabul etmek zorunda kaldık. Kötü olduğunu biliyordum ama do sesine bastığımda aslında si sesi çıktığını algılamam mümkün değildi:) İdare ediyordu bana göre. Peki kim yapacaktı? İşte olaylar zinciri bu soru ile başladı.

Piyano akordu farklı bir meslek. Piyano Akort ve Onarım bölümü diye bir bölüm olduğunu ben bilmiyordum. Evet, utanıyorum, yüzünüzü ekşitmeyin hemen. Sayıca çok az olduklarını da öğrendik. Ankara’da 7 kişiyi geçmez dediler. Konserlerin sessiz kahramanları ile ilk defa tanışmış oldum. İdil Biret’i, Fazıl Say’ı hayran hayran dinlerken aklıma hiç akordörler gelmemişti. Her konser öncesi mutlaka akort yapılıyormuş. Düşündüğümden daha zor bir iş olduğunu da evde Metin Bey’in çalışmasını izlerken anladım.

Ankara’da 3 akordörün ismine ulaşabildik. İsme ulaşmak problem değil ama boş vakitlerini bulmak önemli.. Türkiye’de de sayıca az olduklarından, farklı şehirlere akort yapmaya gidiyor bu değerli insanlar. Böyle bir şeye daha önce kalkışmadığımız için acemilikten ne yapacağımız şaşırdık tabii ki. Bir arkadaşımızın tavsiyesi ile bulduğumuz genç bir akordör hanıma telefonla ulaştık, kendisi Çin veya Belarus markalı piyanolarla ilgilenemeyeceğini, vaktinin çok değerli olduğunu söyledi. Biz o sırada piyanomun ne marka olduğunu bile bilmiyorduk(!), içini açtık ve anladık ki, Belarus’muş. Tehlikeli kelimeye yakalandık maalesef. Bu da en ucuz ve vasat piyanolardan biri sayılıyormuş. Ben zaten hobi olarak çalmak istiyorum, bu yüzden büyük paralar verip bir piyano almanın bir gereği olmadığının farkındayım. En azından bu seviyede. Rica minnet kendisini ikna eder gibi olduk ama maalesef 5 dakikalık mesafede olmasına rağmen gelmedi.

Arkadaşlarım akordu rezil olan bir piyano ile çalışarak kulağını bozacaksın dedikten sonra neredeyse gidip elektronik bir piyano alacaktım ki Allah’tan biraz daha beklemenin kayıp olmayacağını düşündük. Kocam sağolsun. Piyanom demek ki o kadar kötü ki gelip bakmaya bile tenezzül etmiyorlar derken, başka birine yönelmek gerektiğine karar verdim. Tamam akordör bulmak zor ama sadece bir kişiye bağlı kalmamanız gerekiyor;) Akordörümüz, Metin Şahin telefonu açar açmaz zaten harika enerjisi ile akordörlüğün bir tutku olduğunu hissettirdi. Piyanomun uzun yıllardır bakımsız olduğunu anlatınca, piyanom için üzüldüğünü hissettim zaten. İşte doğru kişiyi bulmuştuk! İşin içinde tutku varsa, sonuç mükemmel olacaktır dedim! Kendisi yılların akordörü ve konservatuarda ilgili bölümde hocalık yapıyor. Bu kadar korkacak bir durum olmadığını nazikçe anlattı. Piyanoyu ilk açtığında içinde 04.11.1997 yılında ilk akordun yapıldığını söyledi, bundan önceki akordör imzasını atmıştı içine. 16 yıldır dokunulmamış ve bir kenara itilmiş olan piyanom için bana öyle bir baktı ki valla utandım.

16 yıllık bakımsızlık, hava sirkülasyonunun zirve yapmış olduğu elverişsiz ortamda bırakılışı, akordunu tamamen bozmuştu. Ama sadece bozmakla kalmamıştı. Tuşların arka tarafta kalan keçeler ile tellere vurulması ile ortaya çıkan ses bazı tuşlarda çıkmaz olmuş yani tuşlar basmaz olmuştu. Metin Hoca bana açıkça durumu gösterdi, la tuşuna bastığında, bir tane keçenin tele vurması gerekirken artık iki tuş gibi olmuşlardı. Karmançorman bir haldeydi bizimki. (Tabii ki kendisi, bunları bana anlatırken not almadığım için teknik terimleri hatırlamıyorum, aklımda keçe var ve tele vuruşu var bir tek! )

Sonuç olarak birkaç tuşun yaklaşık 13 tanesinin pimi değişmeliydi. Daha sonra ikinci akord yapılacaktı. Bu tuşlar yerinden teker teker çıkarıldı. Bakımsız kalmış olmasına rağmen, ses tahtasında bir çatlama olmaması da bir mucize idi. 16 yıllık bir piyanoda keçelerin tellere vurmasından dolayı oluşan baskı ile keçede iz ve çökmeler olacağını söylemişti Metin Bey ama benim piyano bugüne kadar hiç çalınmadığından tertemizdi. Bunun için garip bir şekilde sevindirik olmuştum ama saniye sürmedi cevabı aldım hemen: Hayret verici dedi, hiç mi çalmadın!! Yok dedim çalamadım:)

fotoğraf 2

Akort yaparken tellerde kopmalar olabilir dedi, ancak bu sadece sol taraftaki bas tellerde olurmuş, bunlar bas sesi verebilmesi için bakır tellerle sarılır ve ağırlaştırılırmış. Benim zavallı da uzun zamandır durduğu için biraz riskli idi. Gitar telleri gibi değil bunlar, kopunca yenisini al tak olmuyormuş. Piyanoların teli değişmezmiş, kopan tel tamir edilir ve takılırmış. Her tel için 100 TL gibi bir maliyet çıkıyor. İşçilik ve saracakları malzeme fiyatı bu. Benim kopan bir telim olmadı çok şükür.Bir haftada 2 kez akort yapıldı ve pim değişimi ile biraz daha iyi bir duruma geldi piyanom. Artık daha keyifli çalabiliyorum.

Birkaç şey var aklımda kalan birkaç şey var, okuduklarım ve sorduklarımdan özet yaparsak eğer:

Yılda kaç kez akord yapılmalı?

-Her piyano ve kullanıcı için farklıdır. Genel anlamda bir şey söylemek gerekirse piyanonun akordunu yılda iki kez yaptırın. Daha iyi durumda bir piyano ise yılda bir kez de olabilirmiş. Çok çalınan piyanolarda daha sık yaptırmak gerekebiliyormuş. Bu piyanonun hangi sıklıkta çalındığı ve konumu ile ilgili bir durum imiş.

Piyanoyu nereye koymalıyız?

-Hava sirkülasyonun çok olduğu yerde olmamalıdır. Direk güneş alan bir yere koymak ise zaralı olabilirmiş. Rutubet yaratmayacak şekilde, fazla ısı değişimine maruz kalmayacağı yerde olsun diyorlar.

Nem oranını nasıl dengeleriz?

Piyanonunuzun yanına bir kap su koyun, nem yaratacaktır ve bu piyanoyu biraz daha rahatlatacaktır.

Piyanonun tozunu almak istiyorum!! Aman dikkat:)

Islak bez ile tuşları silmeye kalkmayın, silerken yukarıdan aşağı doğru hafif nemli bir bezle silin. Siyah olan tuşlar, yapıştırma olduğu için yerinden çıkarabilirsiniz, dikkatli ve sakin olalım:) Islak bez ise rutubet yaratabilirmiş. Ne var yani ellemeyiverin şu piyanoyu:)

Eskiden piyano tuşları, fil dişi ve abanoz ağacından yapılırmış ancak artık bunlar tarihe karıştı. Fil dişi zaten kalmadı ve abanoz ağacı da inanılmaz pahalılaştığından artık tam fabrikasyon olayına girilmiş.

Unutmadan, piyanonuzun üstüne ağır süs eşyaları koymayın evet hoş duruyor biliyorum ama yazık oluyor bir yandan. Tahtası eğiliyor.

Piyano Nakliyesi Önemli midir?

Piyanonun taşınması çok önemli bir iştir ayrıca bunun için özel firmalar mevcuttur. Haldır huldur taşırken ses tahtasına zarar verecek bir durum oluşabilir, teller kopabilir.

Ses tahtası çatlakları sadece dışarıdan gelecek bir darbe ile değil, elverişsiz bir konumda uzun süre durduğunda da bu tip çatlaklar oluşabilirmiş. Bunu önlemek açısından, piyanonun bakımı ciddiyetle yapılmalıymış.

Ses Tahtası Önemli midir?

Ses tahtası ladin ağacından yapılan ve piyanoya ses tonunu veren yeriymiş. Yani piyanonun can direği gibi düşünelim. Burada oluşabilecek herhangi bir çatlak, ses kalitesini tamamen değiştireceği gibi, piyanoyu mahvedebilir. Hemen elinizden çıkarmaya bakın.

Piyano alırken genelde, az damarlı olan bir ses tahtası olması gerektiğini aklınızda bulundurun. Çoğu ucuz piyanoda artık ladin ağacı yerine buna benzeyen ve ağaç süsü verilmiş bir malzeme kullanılıyormuş bu da aklınızda olsun.

Akort için 200 lira ile 400 lira arasında bir ödeme yapmanız gerekiyor, bugünün piyasası bu. Tabii ki piyanonun tipi ve durumuna göre değişiyor. Sadece akort değil, farklı parça değişimine de ihtiyaç duyulduğu takdirde masrafınız ona göre artıyor.

Müzik aletleri, hayat arkadaşıdır aslında, sevincinizi, gözyaşınızı sessizce izlemesine izin vermeyin. Bırakın sizinle birlikte duygularınızı paylaşsınlar, sesleri çıksın. Çalın. Bir kenara bırakıp, terk edip gitmeyin. Ben şimdi uzun yılların özrünü diler gibi öğrenmeye çalışıyorum. Geç kaldın diyenler var biliyorum. 31 yaşıma yaklaşıyorum bir kaç ay kaldı. Doğumgünümde hoş bir şeyler çalabilirsem ne mutlu bana!

Solda: Akordörümüz Metin Bey. Sağda: Meraklı koca:)

fotoğraf 3

Not: Ben bir acemiyim, yazdıklarım bir aceminin notları gibidir. Bu yazı da yine benim gibi acemi arkadaşlar içindir. Sanatçı dostlarım ve büyüklerimden de bir ricam var, bir yanlışım olduysa affetsinler, beni uyarsınlar.

Saygılar

1 Comment

  1. çok açıklayıcı bir yazı olmuş teşekkür ederiz
    ..

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir