Şili

Evet, Arjantin’deki güzel günler maalesef bitmişti. Alışverişi abartarak valizlerin üzerine oturup zar zor kapadıktan sonra Şili’ye gitmek üzere yola çıktım. Atraksiyonsuz hiçbir an olmamıştır hayatımda. Yola çıkmadan önce, Şili’ye daha önce gitmiş olan arkadaşlarımdan dinlediğim ve dinlemez olaydım diye saç baş yolduğum hikayeler başlamıştı. Daha gitmeden tedirgin olmuştum.

 

Benim Arjantin ve Şili’ye gittiğim dönemler Temmuz ve Ağustos’a denk gelmişti. Diğer yazılarımda yazdığım gibi Ahh ne güzel yaz günü demeyin, orada buz gibi bir hava sizi karşılıyor. İşin sıkıntılı yani, ben Miami’den Venezuela’ya ordan da Arjantin ve Şili’ye gittim. Yani sandalet ve parmak arası terlik ve plaj havlusuyla dolaşan bir insan düşünün bir anda kendini kayağa giden Afrika’lı durumunda buluyor. Arjantin’de bulabildiğim kadar kazak tedarik etmiş olsam da, Şili.. ahh soğuk Şili, buz kestirir adamı. Gaz yoktur, Elektrik pahalıdır.. Donarsın! Adana gibi kalorifersiz bir ev buldum kendime. Benden başka bir performans beklenemezdi zaten. 1980’den kalma bir ısıtıcı verdiler, ama gece yakma zehirlenirsin dediler. Gündüzleri evde değilim zaten o zaman ben bu ısıtıcıyı ne yapayım dedim, gülümsedi ev sahibi, ve çıktı. Ne hoş.!

 

And dağlarının eteklerine doğru gitmeden fısıldanan hikayeler ise şöyle başladı,

 

Miziii, 70 lerde bir grup Uruguay’lı rugby takımı oyuncuları Şili’ye gidiyomuuş amaa uçakları Şili’nin etrafını saran dağlara çarparak düşmüüş.. Sağ kalanlar ise ölenleri yiyerek hayatta kalmışlaaar, çook acaip dağlarrr, görüceksin ve inanamayacaksın hehehehe!!!!

Aferin, gerizekalı, eline ne geçti şimdi! bunu anlattın da noldu!!!!bravo. ben bi kusup geleyim.

DSC00164

Bu hikaye, bir gün sonra uçağa binecek insana anlatılır mı!!!!! Uçağa bindim, amaan dedim altı üstü 45 dakikalık bir uçuş. Haritayı aklınıza getirin. Zaten haritaya bakınca, Buenos Aires’ten Santiago’ya yürüyerek gidebileceğinizi bile düşünebiliyorsunuz.. Uçuşun kısalığı beni gayet rahatlattı, bir ara pencereden dışarı bakayım dediiiim ve sanki elimi uzatsam dokunurum diyebileceğim kadar yakın hissettiğim heybetli dağlara ne kadar yakın uçtuğumuzu görerek, tansiyon düşmesi, bir Allah’ım sana geliyorum galiba bakışları ve bana bu salak şeyi anlatan arkadaşın gelmiş ve geçmişini kapsayan birkaç cümlecik sarfettim. Anında perdeyi indirsem de artık iş işten geçmişti. Uçak korkum yoktur ama, elimde olmadan, sağıma soluma söyle bir göz attım. Bir şey olursa bu yanımdaki kesin beni yer demeye başladım. Valla, bir şey olmasa da yer beni bu!!!! Allah’ım benim burda ne işim var..! Binmez olaydım. Gelmez olaydım. Ah Vanja!! (bilgilendirme yapan arkadaş) seni öldürücem!! Neyse, kurtulduk… Kimse beni yemedi, gayet rahat ve başarılı bir inişten sonra buz kesen Santiago’ya vardım. Korkacak hiçbir şey yok arkadaşlar insanların gazına gelmeyin. Yola devam!

 

Soğuk.. Sessiz.. Arjantin’den sonra biraz kasvetli ve sıkıcı geliyor maalesef. Ders çalış bari dercesine.

 

Metro’nun 7 durağı var. Escuela Militar’da bitiyor metro durakları ve ben orada yaşıyordum.Sabah uyandığımda evin salonundaki manzara az biraz içimi titretmiştiDSC00133

 

 

Biraz şehirden bahsedecek olursak,

 

Santiago’nun gezilecek en önemli yeri, Plaza de Armas’tır.DSC00129 Eski tarihine rağmen, en eskisi 150 yıllık olan binalar görebilirsiniz o da çoğunlukta değildir. Deprem bölgesi olmasının bunda etkisi var diye düşünüyorum. Arjantin ve Şili arasinda benzerlik aradim ama nafile. Bu kadar yakın olupta birbirinden bu denli farklı olan iki ülke daha olamaz. Mesela, Yunanistan ve Türkiye arasında fazla bir fark görmemiştim. İnsanlarımız, hediyelik eşya dükkanlarımız herşey ama herşey birbirinin aynı olduğundan, hediye bile alamamıştım Yunanistan’dan. Arjantin ve Şili’ye baktığımda ise uzaktan yakından bir ilgileri olmadığını ve benzerlik aramak için Şili’yi yanlış ülkeyle kıyasladığımı sonradan anladım. Yunanistan-Türkiye ilişkisini Şili-Peru ikilisinde görebilirdim ancak. İnka etkisi Şili’yi de kapsıyordu ve Quechua (İnkaların dili) dilinden gelen Şili kelimeside bunun bir örneğiydi yani şili biberiyle bir alakası yoktu bu ülkenin:)

 

Şili biberi diye marketlerde satılan biberin tarihçesini ise Şili gezimden alakasız bir şekilde anlatacağım izninizle: Home tv deki yemek programlarindan aşina oldugumuz ingiliz aşçı, Jamie Olivier’ın Şili biberli, deniz tuzlu sosu için şili biberi aramaya çıkarsanız, benim gibi bu biberi Antalya’da üreten firmanın Ankara distribütörü ile tanışabilirsiniz ve şili biberini marketlere CİN BİBERİ olarak pazarladıklarını öğrenebilirsiniz. Belki çoktan biliyorsunuz, ben biraz Şaşırmıştım:)Neyse şili biberi dediğiniz bildiğin cin biberi ve Şili Cumhuriyeti’ndeki Şili ise Inka’ların Quechua dilinden gelen bir kelime olduğu yönündeki bilgiyle noktayı koyup, devam edelim.

 

Şili’ye Temmuz – Ağustos aylarında kayak yapmak için gelebilirsiniz aynı şekilde Arjantin’de de öyle ama ben kayaktan hoşlanmadığım için çok bahsedemiyorum.

 

Neyse, bir çok müze görebilme şansınız var, ama Şili’nin Arjantin’den daha pahalı olduğunu unutmayin. Müze seçenekleri bir hayli fazla, boş vaktiniz kalmayacak. Hangi gundu hatirlamiyorum ama haftanin bir gunu muze girişleri bedavaydi, bilginize;)

 

Plaza de Armas’a gidip Metropolitan katedralini, yine yakınındaki “National Museum of Arts” ve Pre Columbian Art Müzesini ziyaret edebilirsiniz. Haftasonları o meydanda kurulan pazarlarda gezebilirsiniz, cd satan amcalardan Inti Illimani cd’lerini toplayabilirsiniz. Inti Illimani grubunun Istanbul’da da konserleri ara ara oluyor. Ben bilmiyordum siz bilin. Plaza de Armas etrafında bulunan daha bir çok müzeyi ziyaret edebilirsiniz.

DSC00128

 

Burada almanız gereken ve sadece Afganistan ve Şili’de çıkan Lapis Lazuli taşından yapılma, kolyeler, yüzükler ve küpeler kendinize ve sevdiklerinize alabileceğiniz güzel bir hediye olacaktır. Plaza de Armas çevresinde biraz pahalı yerlerde de oluyor ama yine daha ucuzunu bulabileceğinizden kuşkum yok!! 🙂

Lapis_lazuli_block

 

Santiago’da Meryem Ana heykelini ziyaret etmekte yarar var. Bunun için teleferikle tepeye çıkıp Heybetli Meryem Ana heykeli ile beraber Santiago’yu tepeden görebilme şansına erişebilirsiniz. Fotoğraf makinasını sakın unutmayın, en güzel fotoğraflar burada çıkacaktır. Ayrıca hafif serin olabilir ona göre giyinin.

DSC00145DSC00154

 

Bir Pazar günü Los Dominicos’a gidin, hoş bir havası var ve gerçeten güzel hediyelik şeyler bulabilirsiniz. Özellikle İnka tarzı kolyeler ve küpeler insanı etkiliyor ne yalan söyleyeyim, biraz pahalı olduğundan ben tercih etmemiştim diyerek kibarlık yapayım. Ben o kadar para verir miyim onlara demek istemiyorum. Hayır, demeyeceğim.

DSC00136

 

Şili oldukça sakin bir ülke. Ankara gibi aslında. Fazla bir etkinlik yok. Neruda’nın evine de uğrayın gitmişken. Hem Santiago’da hem de Valparaiso’daki evi görülmeye değer. Şili de Santiago’dan sıkılınca Vina del Mar ve Valparaiso gezilerine çıkmak farz oluyor. Ülkenin en güzel sahillerine sahip olan bu sehre biz kış vaktı gittik ama aramızdaki çılgın İngilizler, the güneş fukaraları, atladılar suya. Yüzümdeki garip bakıştan hislerimi anlayabiliyorsunuzdur sanırım.

DSC00120

DSC00113

 

 

Biraz da Pinochet ve Allende’den bahsedip kapatacağım bu Şili mevzusunu. Derse kimsenin gelmediği bir günde hocama birkaç soru sormuştum. O da çocukluğundan hatırladığı birkaç şeyi anlattı. Anne ve babası Allende’ciymiş. Pinochet darbesinden sonra Allende hakkında kötü konuşanlar bile olsa hiç kimseye söyleyemiyordum, susuyordum, diyordu. Komunist avında kaybolan ve öldürülenlerden olmak istemiyorlar ve saklanıyorlardı. Her ülkenin kaderinde olduğu gibi Şili’de de aynı zulüm. Pinochet’den kalma kayıplar ve işkence altında ölenler. Beni nehrin kenarına götürdü o gün. Bankta oturduk bir saat, soğuğa rağmen. Ne kadar güzel değil mi dedi, evet dedim, sakin, huzurlu. Buradan cesetler geçerdi o yıllarda dedi. Öldürülenleri, atarlarmış bi yerlerden ve akıp gidermiş. Buralardan kayıpların cesetleri akar giderdi, o yüzden çokta huzurlu değil, aslında hüzünlü dedi. Ay geldiğime geleceğime pişman olduğumun Şili’si. Daha giderken kasvetlenmiştim zaten. Nasıl başlarsan öyle gidiyor!!

DSC00158

İntihara teşebbüs etmedim ama artık daral gelmeye başlamıştı. Kasvetli havasında sadece 2 gun gunes gordugum Şilia. Kafayı kırıcam Şili.

 

Plaza de Armas’ın biraz ilerisinde yöresel yemekleri yiyebileceğiniz bir alan bulunuyor- Pasae Ahumada yı takip edin yolun sonunda bulursunuz. Nehire gelmeden:)

 

Daha sonra devam edin ve Bella Vista bölgesine gidin. Barlar ve restaurantları orada bulacaksınız. Bu Şili’liler hiç mi dışarı çıkmaz demeyin, genelde bu bölgelerde genç nüfusu görüp rahatlayabilirsiniz. Hatta, Bella Vista da İstanbul diye bir lokanta vardı o zamanlar. İlk şokumu orada yaşadım, hemen gidip bir iskender ısmarlamıştım. Hayal kırıklığı yaşasamda yinede iskender lafını duymak bile beni biraz olsun mutlu etmişti. Bir çok Arap – Lübnan lokantası bulabilirsiniz. Zaten Şili’de en güzel şey ekmek olduğundan bana göre, fazla şunu ye bunu yap diyemiyorum. Pisco için ancak şunu unutmayın, aynı içki Peru’da da milli içki olarak sunuluyor. Tadınca anlayacaksınız. Bizim rakı –uzo ilişkisine dönmüş olan bu olay, baklava – baklavaki gibi devam ediyor. Bir küçük ayrıntı daha, Peru’da Pisco diye bir şehir vardır ve Pisco’nun yapılması için olan üzüm Pisco’da şehrinde yetiştirilir. Şili’de içtiğim Pisco’yu sevmemiştim ama Peru’nun ki gerçekten güzel:) Peru’yla aramda bir çıkar ilişkisi bulunmuyor, gerçekten hissettiğim neyse onu söylüyorum! Yemin ederim!!!:)

 

Kış vakti fazla yapacak bir şey olmadığından en fazla Vina del Mar ve Val Paraiso gezileri ile, aklımda Pablo Neruda’nın o güzel ve şirin evi kaldı aklımda sadece. Biraz da boş olsaydı içerisi hayal bile kurabilecektim aslında. Ama bir turist akını vardı. Pablo Neruda ve “Puedo Escribir los versos mas tristes esta noche” diyerek olayı bitirebilirim. Onun evinden bir manzara çektim, acaba yazarken nereye dalıyordu derseniz diye, DSC00108

 

Maalesef güzel değil bir o kadar kasvetli bir hatırası oluşmuş bende bu ülkenin. Neyse siz bana bakmayın.. Eğlenmenize bakın, sonuçta ben çok arkadaşta edinemedim orada, biraz sıkıcı oldu o yüzden. Neyse, ben bir daha gitmem. Orası kesin. 🙂

 

 

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir