Anasayfa
Zıbın? Nebın?
“Annelik duygusu sana doğum anında yükleniyor merak etme”. Heee yükleniyor, yüklenmezse yandık zaten. Karnım büyümemiş ve beni şu an rahatsız ediyor olmasa hamile olduğumu hala unutuyor olurdum zaten.
Hangi deli arkadaşım bana bunu söyledi bilmiyorum ama böylece rahatlıyorum. Zira annelik adına hiç bir şey bilmemem bir yana, bugüne kadar civar çocuklar için tüm kınamalarım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçerken baya bir tırsaklara uğramış durumdayım. Bu bebeler için kategorilerim bile var:
Salzburg
Salzburg’un fotoğraflarından oldukça etkilenmiştik ve Viyana-Münih turumuzun arasına mutlaka sıkıştıracaktık. İşte tam burada yanlış bir söylem içerisinde olduğumuzun farkına varamadık. Salzburg sıkıştırılmaya gelmez bir güzellikteydi ve 1.5 günden daha fazla vakit ayırmak gerekirdi. Neyse bir hata yapmıştık bir kere. (daha&helliip;)
Viyana’yı bir de biz kuşatalım!
Aylardan Eylül olmuştur ve senin hala bitirmen gereken 1 haftalık tatilin vardır. Başladım araştırmaya.
Muhteşem bir plan yapmıştım ve gurur içerisinde kocamın karşısına çıkıp açıklamaya başadım Yalan yok açıklamamın sonunda alkış bekliyordum.
–Aşkım bir haftalığına Tibet’e gidelim mi:))))
-Mizyal, bi çay koy Allahını seversen, akşam akşam yaaa.
Al işte…Evliliğin 1,5. yılında demek böyle oluyormuş dedim. Çıkarken söylesem bir şey demezdin tabii di mi! Hani ben ne istersem oydu!! Hani muhteşem bir insandım!!’Nolduuuu!!! Alkış neredeydi, ben neredeydim, Tibet’e ne olmuştu, ben ve üst benliğim garip karmaşalar içerisindeydik. (daha&helliip;)
Bir Ressamın Hazin Sonu
Resim yapmayı her çocuk sever, benim dışımda. Resim yapmak için doğmuş olan bir anne ve çizim yeteneği muazzam bir kardeş ile etrafım çevrili iken fazla şansım yoktu benim. Evet, kardeşini kıskanan psikopat abla modeli gibi gösterildim yıllar boyunca ancak bu külliyen yalandı. Olay şuydu, ben bu ailenin Matisse’i idim ve aynı onun gibi fazlaca eleştirildim. Ancak Matisse’in değeri er veya geç anlaşılmıştı çünkü o hemen vazgeçmemişti benim gibi. Ben erken yaşta bıraktım mücadeleyi. (daha&helliip;)
Rodos Adası
Bir bayram daha gelip çatacaktı ve o çatmadan hemen bir plan yapalım dedik. 1985 yılından beri Kaş’a gidip hala Rodos’u görmediğimden, Rodos zamanı gelmiş, geçiyor bile gazıyla ayarlamalara başladık.
Bir garip yolculuğa yine hoş gelmiştik. Özenle seçilmiş çakıl taşları ile bezenmiş o narin sokaklardan geçerken Tapınak Şövalyelerini düşünüyorsunuz ister istemez. Bu fazla uzun sürmüyor, Süleymaniye Camiisini görüveriyorsunuz ve bir anda Rodos bir zamanlar bizimdi kardeşim demeye başlayıp, haydi bir de Pargalı’nın Camisine uğrayalım cümleleri ile geçip gidiyor tüm günler. İşte her telden çalan bir ada burası. Kültür gezisini ve deniz, kum, güneşi birleştirip harika bir tatil seçeneği sunuyor size.
Bir hüzünlü şehir, Prag
Hafif bir esinti vurdu önce yüzüme. Vltava nehri boyunca sararan yaprakların hüznüne baktım bir süre. İnsanın hayatı sorgulamaya başladığı an bu olsa gerek. Karl Köprüsünün tam ortasında bir yerlerde, Vltava beni sardı, önümden akıp giden sular anılarımı çıkardı aklımın içinden, bomboş kaldım bir an, artık kafamın içinde sessiz kalmayı beceremeyen düşünceler sonunda durdu, herşey sustu. Praha dedim içimden. Nefesimi tutmak istercesine kaptırdım kendimi nehrin akıntısına.
Midilli Adası (Lesvos) 2
Bir gün öncesinde Mytilini’ye yaklaşık 1800 kişi ile birlikte ayak basınca olan olmuş, kalabalıktan kaçmak için depar atmak zorunda kalmıştık. Bu yüzden Mytilini’yi gezemeden hemen Mantamados üzerinden Molivos ve Petra gezisi başlamıştı. Dönüş yolunda ise Kalloni üzerinden Achladeri ve Vatera’ya ulaşmıştık. (daha&helliip;)
Midilli Adası (Lesvos) 1
Sırada Türk gezi yazarlarının gözdesi, adım başı Midilli yazısı ile dolu olan google sayfalarına eh ayıp olmasın bari, ben de yazayım yazısı. Gitmeden tüm takip ettiğim gezi bloglarını oku Allah oku gözlerimi ağrıttım. Ne yapalım ne edelim derken bu sefer annem ve babamı da kattık işin içine, hepimizi nasıl mutlu ederim peşine düştüm. (daha&helliip;)
Ehliyet, Ruhsat!!!
İyi araba kullandığımı iddia ettiğim tek bir an bile olmadı. Ayağımı havada tutarak araba kullandığım ilk iki aydan sonra hastanelik olunca, bu konudan bahsetmemeyi tercih etmiştim. Ancak, zaman ilerledikçe garip şeyler olmaya başladı, en yüksek hızım 105 olduğunda kendimi Formula 1 sürücüsü havalarına sokmaya başlamıştım. Taa ki bana birileri dur diyene kadar. (daha&helliip;)
Santorini (Thira)
Yeni bir yer gezeceğim zaman tek hedefim şehrin altını üstüne getirmektir. Sokaklarında kaybolurum, başımı belaya da sokarım, belimin ağrısından uyuyamam da ama yine de tüm müzeleri görür ve ücra köşelerinde güzel lokantalar bulur çıkarırım.